Taraftarlık ya da her dibe vuruşla körüklenen kara sevda…

Galatasaray Tribün

Durumu ortaya koyalım… Taraftarlık olgusunun akılla fikirle mantıkla bir bağlantısı olmadığı çok açık. Arma ve renklerin peşinde karda, yağmurda, sıcakta koşturmanın, binlerce tanımadığın adamla kah coşup kah kahrolmanın mantıksal bir açıklaması yok. Grubu genişletelim, ya planını programını maçlara göre yapan, yoğun iş hayatında hafta sonundaki sınırlı zamandan bile bu sevdaya ciddi pay ayıranları akıl mantık çerçevesinde değerlendirmek mümkün değil.

Gönül bağı kurduğum takımın durumu ortada, ama bu ilginç bir  şekilde aramızdaki sevgiyi azaltacağına daha da güçlendiriyor. Hem de tek yönlü bir sevgi bu. Karşılıklı çıkar olsa sevgiden bahsedilmez değil mi?

Şu sıkıntılı günlerde bizden daha beter dibe vuruşu yaşamış olan Göztepe, SakaryaSpor veya KocaeliSpor gibi önemli kulüplerin taraftarlarına saygım bir kat daha artıyor ki zorlu durumun dışavurumu Gözgöz’ün “İsyan Marşı”nda tüyleri diken diken eden bir haykırışa dönüşmüştü…

Uzun lafın kısası “Herkes gider, biz kalırız…” boşa söylenmiş bir laf değil. Kulüplerin gerçek sahipleri cefakar taraftarlardır, içinde bu kara sevdayı hissetmeyen ilk fırtınada gemiyi terkeder, asıl tayfa ise sonuna kadar mücadele eder…

This entry was posted in Futbol, Galatasaray. Bookmark the permalink.

Leave a comment